ANADOLU KADINLARI KONAKTA
“Anadolu Kadınları Konakta Buluşuyor”
Halk Oyunları Festivali
10-12 Eylül 2001
İnsanın varoluşu ile birlikte dans da başlamış oldu ve belki de insan ilk sanatsal üretimini dans ederek eyledi.
Acılarını, özlemlerini, korkularını, umutlarını, sevinçlerini ve yasını dans ile ifade etti insan.
Dans insanı sağalttı. Onu çevreleyen zor koşullara tahammül etmesine ve yaşama uyum sağlamasına yardımcı oldu.
Aynı zamanda insan dans ederek dilinin dönmediğini, ifade edemediğini ya da ifade etmesinin yasak olduğu meselelerini aktarmaya başladı.
Böylece dans etmek, insanın insana yine insanı ve hayatı anlatmasında en önemli araçlarından biri oldu.
Halk oyunları da kültür birikiminin çağları aşarak taşındığı, nesilden nesile aktarıldığı geleneksel danslarımızdır.
Dünya kültür tarihinin mayalandığı en önemli havzalardan biri olan Anadolu’da, Türk kültürünün taşındığı coğrafyaların ruhu Frig, İon, Bizans kültürü ve Anadolu’nun tüm öteki kadim kültürleriyle harmanlanarak eşsiz bir özgünlüğe kavuşmuştur.
Bugün her birini severek izlediğimiz halk oyunlarının her notası, her sesi, her sözü ve her figürü binlerce yıllık tarihsel ve toplumsal belleğin süzgecinden geçerek ışıldayan kültürel zenginliklerimizdir. Ve hem bizim hem de tüm insanlığın benzersiz varlığı ve kültürel mirasıdır.
Bu nedenle Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran eşsiz aklın zor koşullara ve imkânsızlıklara rağmen giriştiği ilk işlerden biri kültürel alan ve halk kültürü olmuştur.
Halk Bilimi alanındaki ilk çalışmalara büyük kurucu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün talimatıyla 1926 yılında İstanbul Belediye Konservatuar’ında başlanır. 1929 yılında halk müziği ve halk oyunları derlemeleri yapılır ve Türkiye’de halk oyunları ilk kez filme alınır. 1935 yılında Mustafa Kemal Atatürk’ün himayesinde Birinci Uluslararası Halk Oyunları Festivali düzenlenir.
Yaratıcılığın, kuruculuğun ve yeniden başlamanın coğrafyası olan Anadolu ve Türk Halk Kültürünün özünde kadın emeğinin, kadın ruhunun ve kadın aklının tuttuğu yer çok geniştir.
Anadolu esasen dişil bir coğrafyadır ve üretkenliğini, yaratıcılığını kadınlardan alır.
Böyle olunca halk kültürümüzün de hem en önemli kaynağı hem de en asli icracısı kadınlar olmuştur.
Anadolu’nun dört bir köşesindeki kadınlar farklılıklarını koruyarak ortak acılarını, sevinçlerini, umutlarını ve özlemlerini binlerce yıldır dans ederek, eyleyerek dile getirmişler böylece hayatın nesnesi değil öznesi olmuşlardır.
İşte Festivalimizin asıl amacı çağlardan öte akıp gelen bu dişil kültür ırmağını ve bu ruhu İzmir’e taşımak, dünkü zenginliğimizle gönenmek, yarın ki ortak hayatımız için birbirimizi anlayarak ve birbirimize inanarak yola çıkmaktır.
İzmir Folklor Gençlik ve Spor Derneği olarak, Anadolu’nun yedi ayrı bölgesinden gelen kadın halkoyuncu arkadaşlarımızı Cumhuriyetimizin gözbebeği İzmir’imizde bağrımıza basmaktan ve her zaman olduğu gibi hayatı ve sanatı onlardan öğrenmekten büyük gurur ve mutluluk duyuyoruz.